Genel

Doğruluğun Yüceliği ve Yalanın Felaketi

4 Ocak 2025

Doğruluk, insanı yüceltir ve hem bu dünyada hem ahirette kurtuluşa götürür. Yalan ise insanın şerefini ayaklar altına alır, onu zelil eder ve cehenneme sürükler. Hak, ancak doğrulukla yerini bulur; yalan ise hakkı gasp eder, adaleti yok eder ve insanlığı çürütür. Doğrulukla kazanılan mal ve mülk, bereketle dolarken, yalanla elde edilen her şey lanetle kuşatılır. Haramla beslenen, yalanla büyütülen bir kazanç, er ya da geç sahibine felaket getirir.

Bir insan doğru sözle kendini korur ve saygınlık kazanır. Ancak yalan söyleyen birinin yüzü hiçbir zaman ak olmaz. Bugün yalanla kazandığını zanneden, yarın ahirette bu yalanın hesabını ateşle ödeyecektir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) buyurduğu gibi, “Yalan, münafıklığın alametidir.” Yalan söyleyen, hem dünyasını hem ahiretini satmıştır.

Doğruluk, onur ve haysiyetin temelidir. İnsan ne kadar güçlü bir servete, mevkiye ya da şöhrete sahip olursa olsun, eğer doğruluktan saparsa, kazandığı her şey bir gün elinden alınır. Firavun’un tahtı, Karun’un hazineleri doğruluğa değil, zulüm ve yalana dayanıyordu. Sonları tarihin çürümüş sayfalarında ibretlik birer hikâyeden ibaret kaldı.

Allah, doğrulukla kullarını yüceltir ve rızasına ulaştırır. Ancak yalanla varılacak yer, yalnızca cehennem azabıdır. Unutmayalım ki Allah, doğruları sever ve yalancıları lanetler. Kalpten çıkıp dilden dökülen her söz, kişinin özünü yansıtır. Yalan söyleyen, yalnızca kendi rezilliğini ilan eder. Allah’ın huzuruna yalanla çıkan bir insan, mahşer günü perişan halde rezil olmaktan kurtulamayacaktır.

Ey insan! Sözlerinle kendini inşa ettiğini unutma. Doğru söz, iman sahibinin en büyük sermayesidir. Yalansa, münafığın kirli silahıdır. Kalbini, dilini ve hayatını doğruya adayan; hem dünyada hem ahirette kurtulanlardan olacaktır. Ama yalancının tek mirası, zillet ve azaptır.

Etiketler
İlgili Yazılar